Etiketler

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Sıcak bir hafta sonu

Uzun zamandır iş ile ev arasında mekik dokuduktan sonra nihayet haftasonumu gezerek geçirebildim.

Yeni bir yer görerek, veya bir işle meşgul olarak kendimi daha az stresli hissediyorum. Doğrusu baş ağrım da gidiyor, karın ağrım da. Yaygın anksiyeteden muzdarip beyinlerin bir hobi ile kendilerini rahatlatması şart.

Sizlere bu yazımda güzel İstanbul'umun güzel camiilerini gezmeniz için bir yazı yazmak istiyorum. Çünkü yurtdışına çıktığımızda o en ünlü kiliseleri görmek için - mimarisi için bile olsa - onca yol tepiyoruz ama gel gelelim yanımızda bulunan camiileri gezmiyoruz.

Belki siz geziyorsunuz ama biz gezmiyorduk.

 Ben ki evlenmeden önce gezmekten eve dönerken Vezneciler'den otobüse binerken Şehzade camiinin önünden kaç kere geçtim. Hele akşamları o kadar güzel görünürdü ki. Şehzade camiine gitme fikri ise, kendime çini desenli çanta dikmek için kumaş alacağım kumaşçının adresini ararken google mapten görmek oldu.



Akşam feribot dönüşüm 6'daydı, en sevdiğim arkadaşlarımdan biri ile buluşarak kumaşçıya yollandık. Kumaşçıda her çeşit desen mevcut. Çantalık ve pantolonluk kumaş ile astarla birlikte 45 liralık alışverişten sonra yola koyulduk. Bu kumaşlardan dikeceğim çanta ve pantolon yazısını sonra detaylı paylaşacağım kısmetse.

 - ki pantolonu dün akşam  bi heves alelacele keserken, sağ popoyu desenli sol popoyu desensiz tarafından kesmişim yanlışlıkla-

Şehzade camii'ne şehzade cami sokaktan girdik, minik bir tünelden geçtik, birkaç esnafı otururken bulduk. İki katlı bir köy evinin de yanından geçince camiinin arka avlusundan girdik.

Dışarısı her ne kadar sıcak olsa da, daha avluya girer girmez o serinliği hissettik. Bir süre bahçesinde gölgede ağaç dibinde oturarak fotoğraf çekindik. Avluda yerde uyuyandan, ailesiyle oturmaya gelene kadar toplamda belki 20 kişi vardı, aslında tenhaydı diyebilirim. Bir süre hem kendimizin hem de caminin görüneceği bir selfie çekmekle uğraştık. Biz görünürsek cami beyazlaşıyor, cami görünürse biz karanlıkta kalıyorduk. 

Cağnım iso değerlerini bir türlü ayarlayamıyorduk.

Nitekim uzun uğraşlar sonucunda birkaç güzel fotoğraf elde ettik.


Şehzade camii, Mimar Sinan'ın çıraklık eserim dediği ve 1548'de tamamlanan , mimarisi ve içi görülesi bir eser. Neden daha sık gitmiyoruz ki? Camiiye gitmek o kadar zor mu? Taksim'e her gittiğinizde ordaki kiliseye uğramıyormuyuz? Neden camiiye de uğramıyoruz? Eskiden camiilere gitmezdim,şeytan işi işte, insana bir zorluk bir isteksizlik gelmiyor mu. Hepimizin yenmesi gereken..


Bu sakinliğin Veznecilerin hemen dibinde olduğuna inanmak güç, içerideyken ne gürültü duyuluyor, ne o stres.

İçeri girerken bayanların örtünebileceği kıyafetler mevcut, ancak bayanlar için abdest alma yeri göremedim :/

Burada güzel vakit geçirdikten sonra Süleymaniye camiini de görmek için yola koyulduk. Yine o alçak tünelden geçerken ara sokaklara girdik;


Süleymaniye camii Mimar Sinan'ın 1557'de tamamladığı ve kalfalık eserim dediği muhteşem eser,



 Boğaz köprüsü tarafındaki avlusu alçak olması sayesinde orada saatlerce durup Hünkar Sarayı, Üsküdar'ı, Boğazhisar'ı,Beşiktaş'ı, Tophane ve Galata ve Kasımpaşa ve Okmeydanı boydanboya o manzarayı seyredebiliriz.





















'Cami süslemeleri açısından sade bir yapıya sahiptir. 

Mihrap duvarındaki pencereler vitraylarla süslüdür.

 Mihrabın iki tarafındaki pencereler üzerinde yer alan çini madalyonlarda Fetih Suresi, caminin ana kubbesinin ortasında ise Nur Suresi yazılı bulunmaktadır. 

Caminin hattatı Hasan Çelebi'dir. * '


Süleymaniye camiiden çıktığımızda bizi tarihi kurufasulyeciler karşıladı. 5 lira 10 liraya menü yiyerek doyabileceğiniz, ve bizim de birdahaki sefer mutlaka yiyelim dediğimiz bu restoranları da geçip vezneciler metrosuna doğru ilerliyoruz. Ve gözümüze Kalenderhane Camii çarpıyor. Kilise görünümünde bu camii 9.yüzyılda yazpıldığı varsayılıyor,18.yüzyılda cami olarak kullanılmaya başlanıyor. Bir dahaki geldiğimizde buraya da girmeliyiz.

Yolunuzda nice güzellikler görmeniz dileğiyle ..









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder